7 Ekim 2009 Çarşamba

PIT PIT NACİYE

-Giyecek hiçbirşeyim yok! diye hayıflandı.

Naciye her ay yüklü miktarda kredi kartı borcu ödemesi yapıyordu ve borçlarının büyük kısmı Bağdat Caddesi'ndeki şık butiklerde yaptığı çılgın alışverişlerden kaynaklanıyordu. Üstelik kendi evindeki dolaplar tıkış tıkış doluydu, ama gene de bu akşam evinde vereceği davette konuklarını etkileyecek çarpıcı bir kostüm bulamamıştı.

Akşama kalabalık bir arkadaş grubu yemeğe gelecekti. Kaç kişi olacaklarını bilmiyor, pek de önemsemiyordu. Nasılsa yemekleri yardımcısı, canı ciğeri Elmas Ablası yapacaktı. Naciye ise misafirler gelmeden evvel o meşhur pilavından yapacak ve geceye herzamanki gibi damgasını vuracaktı. Tabii ki bu ancak istediği gibi bir kostüme sahip olmak şartıyla gerçek olabilirdi.
-En iyisi yeni açılan şu meşhur alışveriş merkezine uğramak diye düşündü. Çantasını koluna takıp bir hışımla kapıya koştu.

Naciye apartman kapısının önünde şaşkın şaşkın duran kurye ile burun buruna geldi. Kuryenin yüz ifadesi o kadar komikti ki Naciye mahallenin meraklı teyzeleri gibi kuryeye,
-Hayrola, kime bakmıştın? diye sordu. Kurye Pıt Pıt Naciye diye birini aradığını ama zilde böyle bir isim bulamadığını, zaten bu ismi pek bir garip bulduğunu, kargoyu teslim aldığı kadınla arasında geçen konuşmaları ve daha lüzumsuz bir sürü şeyi anlatmaya başladı. Kuryenin cümlelerinin ardı arkasının kesilmeyeceğini farkeden Naciye yüksek sesle -O benim! diye söyleyip, kuryenin elindeki paketi hızla çekti. Merak içinde bu güzel paketi kimin ne için gönderdiğini düşünüyor, bir yandan paketi teslim aldığına dair bir sürü yere imza atıyordu. İmzalar biter bitmez eve koştu.
Naciye oldu olası hediye almaya bayılırdı ama böylesi hiç başına gelmemişti. Kargo paketinin üzerinde kocaman harflerle Pıt Pıt Naciye yazması onu da epey şaşırtmıştı doğrusu. Zevkle ve incelikle yapılmış paketi nazikçe açtı, içinde galiba hoş bir elbise vardı. Yoo bir dakika, bu da neydi? Bu bir elbise değildi ama en az bir elbise kadar şık bir mutfak önlüğüydü. -Tam da ihtiyacım olan şey! diye çığlık attı. Peki ama bunu kim göndermişti? Okul yıllarından kalan bu takma adı bilecek kadar yakın biri miydi yoksa hakkında araştırma yapmış gizli bir hayranı mı vardı? Paketin içinde ne bir not ne de başka bir işaret vardı. Bir an geveze kuryenin neler söylediğini hatırlamaya çalıştı, kurye bir kadından bahsetmişti. Demek ki bunu gönderen bir erkek değil, diye düşündü. Gizli bir hayranı olması fikri hoşuna gitmişti ama hayranının erkek olmasını tercih ederdi. Cama koştu, kurye çoktan gitmişti. Kadın hakkında da pek birşey hatırlamıyordu. Bir süre durakladı sonra -Neyse! diye omuz silkti. Artık akşama konsantre olmalıydı, hem şimdi giyecek çok şık bir kostümü vardı ve şu an için önemli olan da buydu. Gizli hayranını daha sonra düşünecekti. Odasına geçip kafası karışık bir şekilde, tam da zevkine göre dikilmiş önlüğü üstüne tutarak aynada kendini izledi. Ne kadar güzel, diye mırıldandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder