1 Şubat 2010 Pazartesi

SPORTMEN OYA ve PRENSES PINAR ÖNLÜKLERİNE KAVUŞUYOR!!!

Kızlar Naciye'nin evinde mutlu mesut vakit geçiriyor, sürekli birşeyler yiyip içiyorlardı. Önlerindeki koca koca pastaları ve cipsleri birer ikişer yuvarlıyorlar, bir yandan da pilatese başlama hayalleri kuruyorlardı. Hepsi pilatesin ne kadar faydalı olduğunu sağdan soldan duymuşlar ya da iyi kötü denemişlerdi. Pazartesiden itibaren başlayacakları yaza hazırlık rejimini ekonomik bir pilates programı ile pekiştirmek için hem fikirdiler. Bu konuşmalar havada uçuşurken önlerindeki abur cubur yığını birden gözlerine takıldı. Ne kadar da çok yemişlerdi!

Bir an için tabaklara giden elleri durdu, daha fazla yemesek daha iyi olur diye içlerinden geçirdiler. Derin bir sessizlik oldu. İşte tam o sırada Çitlembik Çiğdem, Aaaman bu akşam yiyelim, nasılsa bu son! diye çoşkuyla bağırdı. Ardından kızlar Aaa valla öyle, hem bu akşam özel bir toplantı! diyerek içlerini rahatlatıp tekrar hapur hupur yemeye koyuldular. Formuna delice dikkat eden Oya ve doğa insanı Yelda bile o akşam büyük bir iştahla yiyor, ne kaloriyi ne de organik hayatı umursamıyorlardı.

Kızların kakara kikirileri devam ederken Ayşegül ise Babaanne'sinin evinde sıkıntıdan patlıyordu. Sıkıntısının geçirmek için bundan sonra neler yapacağını planlamaya koyuldu. Bir yandan da teslimat hikayelerini not alıyordu. Kargocu çocuk her önlüğü teslim ettikten sonra Ayşegül'ü arayıp teslimat ile ilgili tüm bilgileri veriyordu. Aldığı bilgilere göre en son önlükleri yolladığı arkadaşları Oya ve Pınar'ın teslimat hikayelerini yazmaya başladı:


Ayşegül, Oya'nın yaz kış demeden her haftasonu denize çıkıp antreman yaptığını bildiği için kargocu çocuğa kulübün adresini vermişti. Böylece Oya önlüğünü sörf antremanına çıkmak için gittiği kulüpte, sörfçü arkadaşlarının şaşkın bakışları arasında teslim almıştı. Kargocunun anlattıklarına göre; Oya paketi görür görmez, tıpkı Naciye gibi onundan gizli bir hayranı olabileceği fikrine kapılmış. Paketi yırtarcasına açınca içindeki yelkenli önlüğü görüp sevinçten havalara uçmuş ve önlüğü deniz kıyafetlerinin üstüne takıp kulüpte küçük bir gösteri yapmıştı.


Prenses Pınar ise önlüğünü evinde, yeni masalı üzerine çalışırken teslim almıştı. Saçı başı dağınık, üstü başı kaymış bir şekilde kapı açınca kargocu kutuyu yanlış adrese getirdiği fikrine kapılmış. Çünkü kargocu çocuğa göre kutunun üzerinde yazan Prenses Pınar yazısı bu kapıdaki kız ile hiç uyuşmuyormuş. Hemen ordan özür dileyerek uzaklaşmaya çalışmış, ama Pınar'ın gözüne koca harflerle yazılmış olan Prenses Pınar ilişmiş. Ardından aralarında neşeli bir atışma başlamış;
Prenses Pınar: Durun bir dakika lütfen!
Kargocu: Pardon Abla, sanırım yanlış zile bastım.
Prenses Pınar: Yoo, doğru zile bastınız. Ben Pınar, sanırım elinizdeki bana geldi. Günlerdir o kutuyu bekliyordum.
Kargocu: Yok Abla, o senin için değil.
Prenses Pınar: AAA! Neden benim için değilmiş? Ben Pınar'ım ayol.
Kargocu: Abla benim anamın adı da Pınar. Her Pınar'a gider mi bu kutu hiç? Bana Prenses kılıklı bir Pınar lazım. Alınma ama sende de prenses tipi hiç yok yani!
Prenses Pınar: Delinin zoruna bak. Ben Prenses Pınar'ım tamam mı? Küçüklüğümden beri beni herkes böyle çağırır. O benim yaaaaa!! diye bağırmaya başlamış.
O sırada yan kapı komşusunun sokak kapısı açılmış ve içeriden iki kişi çıkmış. İçlerinden iyi giyimli, genç ve yakışıklı olanı kargocuya yönelerek;
-Ne oluyor burda? diye çıkışmış. Ardından Pınar'a dönerek;
- Hanımefendi sizi rahatsız mı ediyor bu çocuk? diye sorarken Pınar ile göz göze gelmiş ve;
- Pınar? Prenses Pınar? Aa merhaba ben Arif, Arif Güleryüz? diye heyecanla cümlelerini sıralamış.
Bu konuşmayı duyan kargocu çocuk bir hata yaptığını anlayıp, paketi yavaşça yere bırakıp kimse fark etmeden ordan uzaklaşmış. En azından kargoyu doğru adrese getirdiği için içi biraz rahatlayarak Ayşegül'ü aramış ve herşeyi tüm detayları ile anlatmış.

Ayşegül kargocunun anlattığı kadarıyla iki önlüğün teslimat hikayelerini yazdıktan sonra kapıdaki adamın, yani Arif Güleryüz'ün, Pınar'ın oyunçakçıda karşılaştığı ve çok etkilendiği ilkokul arkadaşı olduğunu fark etti. Yakın zamanda güzel şeylerin olacağı hissine kapılarak, Fatma ve Nezahat'in önlüklerini hazırlamaya koyuldu. Onları da güzelce paketledi. Kargocuya verilmek üzere gerekli tüm notları hazırladı ve yatağın üzerine uzanarak arkadaşlarının şu an neler konuştuğunu düşünerek uykuya daldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder